ŞEKER BAĞIMLILIĞI ÜZERİNE NOTLAR

27 Temmuz 2020

Şeker bağımlılığı ve şeker kullanımına bağlı sağlık sorunları ilgili problemler giderek büyüyor Şeker; şeker kamışı, şeker pancarından ya da mısır şurubundan, mısır nişastasının işlemden geçirilmesi ile elde edilir ve sonradan işlenerek beyaz hale getirilir. Şeker haline getirilinceye kadar çok sayıda işlemden geçiriliyor.

Toplumlarda obezite oranı arttı, öbeziteye bağlı kronik hastalıklar daha sık görülür oldu. Şeker tüketimi ile ilgili son yüzyılda insanların hayatlarında çok fazla şeyler değişti. Değişimle beraber ortaya çıkan sorun esas olarak ise beslenme ile ilgili.

Beslenme ile ilgili en önemli sorunlardan biri de şeker tüketimidir.
Zira şeker son yüzyıllarda yaygınlaşan ve bireyler tarafından kullanımı abartılan bir besin öğesi olmasıdır.
Dolayısıyla birde şeker tüketimine bağlı oluşan bir şeker bağımlılığı sorunumuz da var.

Peki şeker bağımlılığı nasıl oluşuyor.
Bedeniniz doğumla beraber besine ihtiyaç duyar. Bu besin anne sütü ve süreç içinde giderek ek gıdalar olabilir. Bebekler için dizayn edilmiş tüm besinlerin ortak özelliği ise kaloriden zengin, besleyici ve doğru şekilde dizayn edilmiş gıdalar olmasıdır.
Sonradan farklı besinleri tatmaya başlarsınız ve böylece farklı tat duyunuz gelişir, seçenekleriniz artar. Bu safhadan sonra tercih meselesi işin içine girer ve bazı besinleri diğerlerine göre daha fazla tercih edersiniz.
Şeker sonradan vücuda öğretilmiş bir bağımlılıktır ve vücut ihtiyaç duyduğu kadarını zaten gün içindeki besinlerden almaktadır. Kaldı ki vücudun şekere ihtiyacı yoktur.

İşte tam olarak burada bir yol ayrımı var.
Lezzetli, sindirilmesi kolay ve sizi mutlu eden şeker mi yoksa diğerleri mi?
Birçok kişinin bu yol ayrımındaki tercihi aynı. Şeker!
Yaptığınız bu tercih uzun vadede sizi tatmin eden şekere karşı bağımlı kılar. Tükettikçe daha çok ihtiyaç duyarsınız, daha çok ihtiyaç duydukça daha fazla beslenirsiniz. İşte bu kısır döngü sizi sonunda tam bir şeker bağımlısı haline getirir.
Şekerin bağımlılık oluşturmasının en önemli nedeni tüketildiği andan itibaren beyninizdeki mutluluk hissi ile ilişkili dopamin salınımını arttırmasıdır. Bu hormon aynı zamanda tatmin duygusu ile ilişkilidir. Bağımlılık potansiyeli olan birçok madde şeker ile benzer şekilde dopamin salınımını arttırır. Beyniniz dopamin salınımından sonra ciddi şekilde mutlu ve tatmin olmuş hissetmenizi sağlar. Bu hissin sonunda ise bağımlılar tarafından “düşüş” olarak tarif edilen bir yoksunluk oluşturur.
Oysa şekerin oluşturduğu tek sağlık sorunu ise bağımlılık değildir.

Obeziteye neden olan etmenler tam olarak açıklanamamakla birlikte aşırı ve yanlış beslenme, özellikle şeker tüketimi ve fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir. obeziteye bağlı kronik hastalıklar ve ciddi sağlık sorunlarıdır, Obezite kalp üzerinde yaratmış olduğu yapısal değişiklikler nedeniile tek başına kardiyovasküler riski artırmaktadır.Şeker sadece kalori içerir. Çoğu şeker kaynağı besin açısından zayıftır. Aşırı şeker tüketimi insülin direncine neden olur. Bu uzun vadede tip 2 diyabet ve metabolik sendroma yakalanma riskinizi ciddi şekilde arttırır. Şeker tüketimi kolesterolünüzün artmasında en az yağ kadar etkilidir. Kilo almanıza neden olur. Kanser benzeri otoimmün hastalıkların riskini arttırır.

Şeker, tüm hayvanlar için temel enerji kaynağıdır. Çoğu tür, şekeri aramak ve tüketimini artırmak için özel nöral yollar geliştirmiştir. İnsan beyninde, beslenme ihtiyacından ziyade ödül-zevk mekanizması ile ilişkili olan bu yolların, şekerin aşırı tüketimine ve obezite oranındaki artışa önemli bir katkıda bulunduğu düşünülmektedir Şekere olan bu güçlü arzumuz evrimsel gerekçelerle ilişkilendirilse de insan bedenin şeker molekülüne karşı bağımlılığı ve bunun mekanizmaları hakkında yeterli veri mevcut değildir. Nature dergisinde yeni yayınlanan bir çalışma, glikozun beyin-bağırsak ekseni arasında bir arka kanalının olduğunu ve yapay tatlandırıcıların bu kanalda aynı etkiyi göstermediğini ortaya koymuştur.
Şeker ve beyin üzerindeki etkisi üzerine sayısız araştırmalar yapılmıştır. Ama artık bugün bilinen şey dünyada şekerin; kokain ve eroin kadar, hata daha fazla bağımlılık oluşturduğudur. Glikoz bunu beyindeki dopamin reseptörlerini etkileyerek yapar, onları daha fazla regüle ederek bu mutluluğu her seferinde daha fazla almaya çalışır.

Hayvanlar üzerinde yapılan bazı çalışmalar bunu göstermiş. Bu konuda fareler üzerinde yapılan bir çalışma;. Fareler hem şekere hemde kokaine bağımlı hale getirilmişler. Bir süre sonra hem şekerli suyu, hemde kokain bazlı suları hayvanların önüne koyduklarında farelerin şeker içeren suya yöneldikleri ve şekerli suyu içtikleri görülmüş..Bu davranış bağımlılık göstergesidir.

Beyin, glikozu yakıt olarak kullansa da aşırı glikoz tüketiminin zararları birçok çalışmada kanıtlanmıştır. araştırmacılar tarafından yapılan bir araştırma, fruktoz tüketimi ve hücrelerin yaşlanması arasında pozitif bir ilişki olduğunu belirtirken, başka bir çalışma ise aşırı glikoz tüketiminin hafıza ve bilişsel performansı olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir. Bu nedenle; beynin şekeri neden tercih ettiğini mekanizması ile birlikte açıklayarak şekere olan doyumsuz arzumuzun ve aşırı glikoz tüketiminin vücuda verdiği zararın kontrol altına alınması için yeni stratejiler ve fırsatlar sunabilir.Ama şeker serbest olarak satılıyor ve yasaklı değil. Eroin ve kokainde bir dönem yasaklı değildiler ve insanlar tarafında ilaç olarak ağrı kesici ve farklı amaçla kullanıldığını biliyoruz. Ama bu maddelerin bağımlılık yapıcı yönleri görülmüş ve sonuçta onlarda yasaklanmışlardır.
Unutmayın şeker tüketmekle, zehir tüketiyorsunuz.
Şekerde bir gün kokain ya da eroin gibi yasaklanabilir mi?
Biz görür müyüz bilemem. Ama olacak.

error: